Tövbe kelimesi çoğunlukla hoşumuza gitmeyen bir kelimedir. Yanlış yaptığımızı, doğru yolda olmadığımızı, günahkâr olduğumuzu anlamamızı sağlar ve bu durumlar bizim için çok da pozitif hissettirmeyebilir. Peki bu gerçekten bu kadar ürkütücü bir kavram mıdır?

Günah gerçeği insanlık tarihinin en önemli olgularından birisidir. Adem ve Havva ile başlayan bu günah gerçeği sadece Adem ve Havva’yı değil tüm insanlığın Tanrı’dan ayrılmasına yol açmıştır. İlk günah kavramına baktığımızda aslında bu iki insanın Aden bahçesinde bir ağacın meyvesini yemelerinden çok daha derin bir ayrılık yatıyor. Tanrı evreni ve dünyayı yarattığında yaratılışından sonra Kutsal Kitap şu vurguyu yapmıştır. “Tanrı iyi olduğunu gördü” Burada Tanrı sadece yaratılışının güzelliğini değil ancak ahlaki yönünü de vurgulamıştır. İyi ve kötü dengesinin standardı nedir? Tabi ki de her şeyin yaratıcısı olan Tanrı’dır. Tanrı sadece estetik olarak “güzel”i değil, ahlaki olarak da “iyi”yi vurguluyor.

Tanrı sadece iyiyi yarattı. Adem ve Havva’ya da sadece iyiyi sundu. Ancak seçenek de verdi. İyiyi ve kötüyü Tanrı biliyordu ve onlara sadece iyiyi verdi. Bu konuda O’nunla ve O’nda güvene, imana dayalı sonsuz bir hayata davet etti ve onlara Yaşam Ağacı’nı verdi. Ancak, özgür iradelerinden kaynaklanan bir seçim de verdi. Ya Tanrı’ya güvenip sonsuz yaşam için Yaşam Ağacı’ndan alacaklar ya da kendilerine güvenip “iyiyi ve kötüyü bilme ağacı”ndan yiyeceklerdi. Adem ve Havva seçimlerini, iyiyi ve kötüyü bilme ağacından, yani kendi yollarında aradıkları için günah işlediler, Tanrı’ya hayır dediler ve dolayısıyla Tanrı’yla yolları ayrıldı. İşte günah nasıl Tanrı’yla yolların ayrılması anlamına geliyorsa, tövbe de Tanrı’nın yollarına dönüş anlamına gelir. Aslında Tanrı insanlara şu mesajı veriyor: “Bana dön!” Bu, Tanrı’nın insanlara zorla empoze edebileceği bir şey değil ama insanların kendi hür iradeleriyle seçmesi gereken bir şey. Tanrı’nın bu konuda bir tabi ki de olağanüstü bir planı vardır. Bu plan İsa Mesih’in harika işleriyle gerçekleşir.

İncil’e baktığımızda Tanrı’nın Egemenliği müjdesinin önemli bir noktası da tövbedir. Serüvenin en başında “Tövbe edin! Çünkü göklerin egemenliği yaklaşmıştır!” çağrısını görürsünüz. O zaman Tanrı’nın Egemenliği ve tövbe kavramları birlikte yürür. İncil’in temel mesajı günah dolayısıyla Tanrı’dan ayrılmış olan yaratılışın Tanrı’yla tekrar barışması için İsa Mesih’in yeryüzündeki çağrısı, hizmeti ve en önemlisi çarmıhtaki fedakarlığıdır. İsa Mesih’in çarmıhtaki ölümü ve dirilişi sayesinde O’na iman eden herkese kurtuluş ve yaşam vaadi vardır. Bu da günahkâr olduğunun farkına varıp, tövbe edip İsa Mesih’e iman etmekle gerçekleşir.

Tövbe: Yargı mı, Lütuf mu?

Peki tövbe ve İsa Mesih’e imanla aklanıyorsak, o zaman bir kere tövbe edip istediklerimizi yapabilecek miyiz? Kesinlikle hayır! Tövbe sadece bir kere başvurabileceğimiz bir kavram değildir. Ne kadar kötü olduğunun farkına varıp, pişman olmaktan da ibaret değildir. Hayatımızı istediğimiz gibi yaşayıp arada bir ağzımızla “evet, bu konuda günah işledim” demek de değildir. Tabi ki bütün bunlar değerli ve gerekli yaklaşımlar ya da değişimlerdir. Ünlü bir söz vardır: “Kendi yanlışlarımızdan dönmeden Doğru Olan’a dönebileceğimizi düşünmek saçmalıktır!” Ancak tövbenin çok daha derin bir anlamı vardır.

Tövbe bir yaşam biçimidir. Ufak tefek hatalardan dönmek değil; yolumuzu bütünüyle değiştirmektir. Anlık bir değişim değil, kökten bir değişimdir. Kendi yolumuzdan dönüp Tanrı’nın yoluna dönmektir ve o yoldan yürümeye devam etmek için gayret sarf etmektir. Reform’un ünlü karakteri Luther şöyle der: “Rabbimiz ve Efendimiz İsa Mesih tövbe edin dediğinde, imanlıların bütün yaşamının tövbe olmasını istemiştir”. Tövbe Rabbimizle ilişki için sadece bir kapı değil, bu ilişkiye devam edebilmek için aynı zamanda yoldur.

Bütün bunlar ışığında baktığımızda tövbe o zaman gerçekten de negatif bir kavram mıdır? Hayır, günah yargıyı, tövbe lütfu getirir. Günah ölümü, tövbe yaşamı getirir. Bunun temelinde ise İsa Mesih vardır. Önemli bir kilise babası “Günah işlediğinde utan; tövbe ettiğinde değil

Tövbe etmenin zamanı önemlidir. Günahın farkına vardığımız an tövbe etmeliyiz. Aziz Augustin şöyle der: “Tanrı tövbelerimize bağışlanmayı vaat etmiştir, ertelemelerimize yarınları değil” Dolayısıyla tövbe etmek ertelenmemesi gereken bir olgudur.

Tövbe’nin Pozitif Etkileri:

– Yön Verir: Bize yönümüzü tekrar Tanrı’ya dönme fırsatı verir. Asıl yolculuğumuzun ne olduğunu tekrar görmemizi sağlar. Bazen gerçek yolculuğumuzu bırakıp kendi yollarımızda ilerlemeyi tercih ediyoruz. O zaman uyanıp, kendimize gelip yönümüzü tekrar Tanrı’ya dönmek için bize çok güzel bir fırsat sağlar.

– Motivasyon Verir: Bizi iman yaşamımızda devam etmemiz, Tanrı’ya güvenmemiz, Pavlus’un dediği gibi yarışı tamamlamamız için motivasyon verir. lütuftur. Yeni bir sayfadır. Mesih’in çarmıhtaki zaferini hatırlatır. Bir adım daha gidebilmemizi sağlar. Güçsüz olduğumuzda Tanrı’nın gücü bizde tamamlanır.

– Amaç Verir: Bizde yaşam amacımızı yenilememize yardım eder. Hatırlamamıza ve nedenimizi tekrar ve tekrar bulmamıza yardım eder. Eğer neden sorusuna cevap veremiyorsak hayatımızın bir noktasında tövbe bizim bunu tekrar hatırlamamızı sağlar.

– Değiştirir: Bizim kendimizi biraz daha tanımamız için fırsattır. Bizi İsa Mesih’in benzeyişine dönüşmeye, O’nun ışığını ve suretini yansıtmamıza yardımcı olur. İsa Mesih’in istediği gibi tuz ve ışık olmamız için bizi biraz daha teşvik eder. Davranışlarımızın, tutumlarımızın, düşüncelerimizin, sözlerimizin değişmesine yardımcı olur.

– Durdurur: Tövbe hayatımızda durmamız, beklememiz, sabretmemiz, Tanrı’ya bırakmamız, O’na güvenmemiz ya da tamamen terk etmemiz gereken her şeyde bize yardımcı olur. Tövbede Kutsal Ruh etkindir. Tövbe aracılığıyla O’na danışırız ve O’nun bizi yönetmesine izin veririz. Bizi durdurmak istediği yerde durmamıza yardımcı olur.

– Hareketlendirir: Bazen de tembellik yapıyoruz ve artık harekete geçmemiz gerekiyordur. Tanrı’nın hepimiz için planları var. Bu bir hizmet olabilir, ya da aktif olarak rol almamız gereken herhangi bir şey olabilir. Bireysel ya da grup olarak olabilir. Bu durumda tövbe aracılığıyla Kutsal Ruh bize konuşur ve bizi hareketlendirir.

Son olarak, tövbenin başka bir boyutu daha vardır. Çoğu zaman tövbe bize sanki geçmiş zamanla ilgili bir kavrammış gibi gelir. Aslında gelecek demektir. Nereye baktığımızla, nereye gittiğimizle ilgilidir. Hayatımızda “Ne? Neden? Nasıl?” sorusunun ne kadar farkında olduğuyla ilgilidir. Cesaretle ileri bakmaktır. Daha sağlıklı büyüme, daha sağlıklı yaşam demektir. Tövbe uyanmak, uyanık kalmak ve belki de bir daha uyumamak için gerekli bir yaşam biçimidir.

Categories:

Tags:

No responses yet

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir